Dikkat Eksikliği
Çocuklar ve
erişkinlerle yapılmış çalışmaların sıklıkla işaret ettiği psikiyatrik eş
tanılar şunlardır: Karşıt olma karşı gelme bozukluğu, Davranım bozukluğu,
Anksiyete bozuklukları (Panik bozukluğu, Tik bozukluğu), Duygudurum
bozuklukları, Öğrenme bozuklukları ve Alkol-madde kullanım bozuklukları olarak
adlandırılan ruhsal hastalıklar. Nörobiyolojik
zemini olan DEHB için ilaç tedavileri bütüncül tedavi yaklaşımının
temelini oluşturmaktadır. İlaçların erişkinde tıbbi ve ruhsal eş tanıları
gözeterek planlanması gereklidir. Bundan sonra sıra sorun odaklı,
yapılandırılmış bilişsel davranışçı psikoterapileri tedaviye eklemeye
gelmektedir. Erişkin dönemde
DEHB kişinin davranışları, duyguları, ilişkilerini ve kendisini nasıl
değerlendirdiğini güçlü biçimde etkiler. Erişkin DEHB vakaları çocukluk
çağından beri başlamış olan ve etkili başa çıkma becerilerini engelleyen temel
nöropsikiyatrik bozukluklara sahiptirler. Dikkatin çelinebilirliği, organize
olamama, verilen görevleri sürdürme güçlüğü ve dürtüsellik gibi özgül
belirtiler DEHB olan bireylerin etkili başa çıkma becerileri geliştirmelerini
öğrenme ya da kullanmalarını önleyebilir. Etkili başa çıkma becerilerinin
yokluğu nedeniyle bu bozukluğa sahip kişilerin çoğu yineleyen başarısızlıklar
yaşamıştır ya da yenilgi olarak adlandırabilecekleri deneyimleri olmuştur. Bu
başarısızlık öyküleri kişinin kendi hakkında olumsuz düşünceler geliştirmesine
yol açabilir. Bunun yanı sıra üstlendikleri görevler konusunda da işlevsel
olmayan düşünceler geliştirebilirler. Sonuç olarak ortaya çıkan bu olumsuz
düşünce ve inançlar var olan kaçınma davranışları ya da çelinebilirliği
arttırabilir. Bu düşünce ve inançların sonucu olarak kişiler görev ya da
sorunla karşı karşıya kaldığında dikkatleri daha çok kayabilir ve ilişkili
davranışsal belirtiler daha da kötüleşebilir. Tedavide bu bozukluğa sahip
olanlar sıklıkla bildirdikleri gibi organizasyon ve planlama güçlükleri, dikkat
dağınıklığı, kaytarma-kaçınma davranışları, iletişim güçlükleri ve
anksiyete-depresyon-öfke belirtilerine odaklı, yapılandırılmış bilişsel
davranışçı psikoterapilerden önemli yararlar sağlayabilir.
Erişkin Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu
Dikkat Eksikliği
Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) çocukluk çağında başlayan, etkisi tüm
bir yaşama yayılabilen, süreğen bir nöropsikiyatrik bozukluktur. Biyolojik
kökenleri üzerine yapılan kalıtım, genetik ve beyin görüntüleme araştırmaları
bu bozukluğu anlayabilmemiz yönünde önemli katkılar sağlamıştır. Toplumdaki DEHB
yaygınlığı yaklaşık olarak çocuklukta % 8, ergenlikte % 6 ve erişkinlikte % 4
olarak bildirilmektedir. Çocukluk çağında zaten var olan dikkat eksikliği,
hiperaktivite ve dürtüsel davranışlar ilk olarak okula başlamayla fark edilir
bir hale gelmektedir. Sınıfta oturamayan, oyunlarda arkadaşları ile yoğun
sorunlar yaşayan ve okuma faaliyetlerinde gecikebilen çocuklar görece hızlı
fark edilip tıbbi yardım almaları için yönlendirilebilmektedir. Yani önde gelen
belirtiler hiperaktivite olduğunda, dikkatsizlikle ilgili belirtilerin önde
olduğu durumlara göre daha erken tedavi başvurusu olmaktadır. Yine de tedavi
arayışı ve etkin tedavilere ulaşma sayıları bozukluğun yaygınlığı
değerlendirildiğinde oldukça düşüktür. Yaşın ilerlemesiyle birlikte görülme
sıklığındaki azalma aslında rahatsızlık belirtilerinde azalma olduğuna işaret
eder. Sıklıkla belirtiler tamamen ortadan kalkmamıştır. Dönemin özelliklerin de
eklenmesi nedeniyle özellikle ergenlerde bozukluğun varlığı riskli sağlık
davranışlarının tavan yapmasına ve ileriye doğru kalıcı zararlara yol
açmaktadır. Yine de iyi bilinen aşırı hareketlilik ve sonuçlarını düşünmeden
yani dürtüsel davranışlarda bulunmanın zaman içerisinde azalma eğiliminde
olduğu söylenebilir. Ancak bu azalma eğilimine rağmen erişkin DEHB olan
bireylerde bir işe başlayamama, iş yerinde verimsizlik ve kötü zaman yönetimi,
çok sayıda işe başlanmasına rağmen bir çoğunu bitirememe, bir toplantı boyunca
oturamama, stresle baş edememe ve öfke atakları, aklına ilk geleni söyleme
eğilimi, kötü şoförlük sorunları ve evlilik ve sorumluluklarının idaresi ile
ilgili yoğun sorunlar sıklıkla ortaya çıkar yada sürer gider. Bu bozukluk
yetişkinlerde ele alınırken çocukluk döneminden farklı olarak erişkin yaşamının
karmaşıklığı gözetilmeli ve yaşla birlikte belirtilerdeki değişime önem
gösterilmelidir.